Uçsuz, bucaksız bir mavilikti hatırladığı son şey. Sonu
olmayan, pırıl pırıl pırıldayan bir mavilik. Bir şey ne kadar
güzel olabilirse işte o kadar güzeldi. Denizmiş adı. Henüz bir
tırtılken annesinin anlattığı masallardan tanıyordu onu.
“Deniz...
Masmavi bir sonsuzluk...” diyordu annesi ona anlattığı
masallarda. Kim bilir ne kadar zamandır uçuyordu bu sonsuzluğa
ulaşabilmek için. Sonu gelmeden ulaşmalıydı ona. Sonsuzlukta
boğulmalıydı, sonsuz olmalıydı.
Yokluk
bu kadar kolayken, sonsuzluğa ulaşmak neden bu kadar zordu ki?
Uzun uzun yollar aşmıştı. Bir çayırda birazcık dinlenmek için mola vermeye karar verince bir papatyanın yapraklarına konmuştu. Tam papatyayı selamlayacakken küçücük elleriyle bir çocuk onu yakalamaya çalışmıştı. Ne tatlı bir çocuktu. Onu hatırlayınca gülümsemeye başladı. Denizin pırıltıları arasında çocuğun yüzünü görmüştü sanki. Kocaman gözlerini açıp usul usul küçücük ellerini ona doğru uzatmıştı. O kocaman mavi gözleri görünce bir an teslim olmak istemişti. Bu da güzel bir son olabilirdi. Ama hayır, annesinin ona anlattığı o sonsuzluğu bulacaktı o.
Uzun uzun yollar aşmıştı. Bir çayırda birazcık dinlenmek için mola vermeye karar verince bir papatyanın yapraklarına konmuştu. Tam papatyayı selamlayacakken küçücük elleriyle bir çocuk onu yakalamaya çalışmıştı. Ne tatlı bir çocuktu. Onu hatırlayınca gülümsemeye başladı. Denizin pırıltıları arasında çocuğun yüzünü görmüştü sanki. Kocaman gözlerini açıp usul usul küçücük ellerini ona doğru uzatmıştı. O kocaman mavi gözleri görünce bir an teslim olmak istemişti. Bu da güzel bir son olabilirdi. Ama hayır, annesinin ona anlattığı o sonsuzluğu bulacaktı o.
Sonunda
bulmuştu. Tıpkı o çocuğun gözleri gibi masmaviydi deniz. Tatlı
bir esinti vardı, kanatlarını gıdıklıyordu bu esinti. Tam da o
anda o soğuk geceyi geçirdiği ahır aklına gelmişti. O kadar
keskin bir kokusu vardı ki o anı hatırlayınca bile kokusunu
hissedivermişti. Ama geceyi yumuşacık sırtında geçirdiği inek
ne kadar da hoş sohbetti. Bütün gece insanların ahmak
hareketlerinden bahsedip güldürmüştü onu.
Bir
anda durdu. Ne yapacağını bilemedi. Sonunda gelmişti işte
denize, hiçbir kara parçası görmeyene dek uçmuştu. Ulaşmıştı
sonsuzluğa. Ne olacaktı şimdi? Ne yapacaktı burada?
Paniklemeye
başladı. Çılgın gibi dönüp duruyordu. Geri dönmesi lazımdı.
Çiçeklere kavuşması lazımdı. Ama nedense kanatlarını eskisi
gibi çırpamıyordu.
Deniz...
Annesinin masallarındaki deniz... Sonsuzluk...
Ne
kadar da soğukmuş deniz...
Sonsuzluğa erişmesi iyi olmamış pek. Kaleminize sağlık güzel bir yazıydı.:)
YanıtlaSilEh, hepimizin sonu neticede:) Teşekkür ederim. :))
SilÖykü okumayı severim. Bu kısa öyküye rastlamak da güzeldi.
YanıtlaSilTeşekkür ederim, umarım beğenmişsinizdir. :)
Silkaleminize sağlık,,
YanıtlaSilsayfanı Deep Tone sayesinde tanıdım ve takibe aldım,bende beklerim.
sevgiler....
Teşekkür ederiim. :)
SilMasmavi deniz...
YanıtlaSilMasmavi sonsuz bir deniz..
Silkısacık hüzünlü bayıldım...sevgiler..takipteyim..arzu ederseniz ben de beklerim...sevgilerimle
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim... :))
Sil"Deniz... Masmavi bir sonsuzluk.." inanılmaz güzel! Zevkle okudum. Blogunuz çok guzel 🎈 Ben de artık buralardayım. Beklerim :) Sevgiler ❤
YanıtlaSilYaa çok sevindim, teşekkür ederim. :)
Silyaaa ne güzel yazıyon yaaa seeen. ikisi de ne güzeldiii yazdıklarının :) gezmenin faydalarııı hihihi :)
YanıtlaSilyaa çok teşekkür ederim. :)
SilMerhabalar,sizi yeni keşif ettim.Blogunuzu sevdim.Takip ve izlemeye aldım.Bana da beklerim(tariflimutfak/sibelinyemekleri).Başarılar dilerim.
YanıtlaSilmerhabaaa.. çok teşekkür ederim.
SilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilMerhabalar , bloğunuzu takipte değilmişim hemen aldım :) Öykünüz çok güzel kaleminize sağlık :)
YanıtlaSilTeşekkür ederim :)
Sil